işte sana konuşan biri
dilsiz ve dudaksız
durmadan koşan biri
elsiz, ayaksız
böyle koşup durmak
senin neyine gerek
boşlukta ayaksız yürümek
gökteki ay gibi
ben bir denizim, ben bir denizim
kendi içinde taşan
ben bir denizim uçsuz bucaksız
kıyısız, hür bir deniz
(ezginin günlüğü - kıyısız deniz)
---
bazı şeyler o kadar mükemmel ki sözlenecekler onun değerini düşürüyor.
ben bir denizim
kar ve sevgililer
kar ve sevgilileri gördükçe...
---
neye nasıl baktığımız, baktığımız şeyin kendisinden bağımsız olmadığının bir kanıtı mı ki?
sözde uygarlık
"kastamonu ve çankırı yibo lardan sonra..."
çayım kurabiyem!
sallama çay, kurabiye
ne istiyorum?
sean (robin williams) will (matt damon) e soruyor;
Eski Nisan
Canımın yongası, sevdiğim,
Bir kaç gün çaldık ilkbahardan
Geçtik yıllardır özlediğim
Erguvan ışıklı kıyılardan
Aşkı sessizlik tanımlar
Gençken tersini düşünürdüm
Akşamla dönerken geriye dalgalar
Yalnızlığı çırılçıplak gördüm
Durduktu önünde Ege Denizi'nin
Gözleri mayıs bulanığı,
Kuytuluğunda eski evlerin
Dolaştıktı Ayvalığı
Eski nisan, her şey gibi,
Kalbim de, rüzgar da eski,
Çırpınıp duruyor havada
Yitik anıların kelebeği
(Eski Nisan, Ataol Behramoğlu - 1983)
---
her şey bir çağrışım.
her seçilenin elbette bir sebebi var.